Notre Dame Katedrali Yangının Altında Yatan Gerçekler



Notre Dame'i bilmeyenimiz oldukça azdır. Kimimiz müzikallerden, kimimiz filmlerden, kimimiz de Victor Hugo'nun klasikleşmiş eseri olan Notre Dame'in Kamburu sayesinde biliyoruz. Şahsen ben üçüncü kesimdenim. 


Haber alır almaz ciddi bir şaşkınlık yaşadım. Son yıllarda yaşanan yoğun Milliyetçi duyguların ağır baskısı altındayken, dünyanın başka bir yerinde kanayan yaraya karşı hüzün duyabilmek, durumumuzun o kadar da kötü olmadığını hatırlattı bana. 7'den 70'e herkesi etkiledi. 

Yangının sebebini yenileme sırasında meydana gelen bir aksilik olduğunu söylediler. Bazı yerlerde elektrik kontağından çıktığını da haber yaptılar. Doğru olan nedir bilmem ancak kedi bir mumu devirse belki anlık olarak inanabilirdim. 800 yıllık koca bir tarihi olan binanın yangın söndürme sistemi nasıl yeterince çalışmayabilir? 

Çok geçmeden Notre Dame kadar etki yaratmayan bir yangın daha gerçekleşti. İşgal altında bulunan Doğu Kudüs'te Mescid'i Aksa'nın güvenlik kabininde yangın çıktı. Ne kadarı tesadüf, ne kadarı misilleme bilmiyorum. Lakin bildiğim tek bir şey var: Yeni Dünya Düzeni, kendini göstermeye başladı. 


Bu kelime öbeğini duymuşsunuzdur. Özellikle mason locasının büyük bir istekle hayal ettiği tek dünya altında, tek bir millet olarak yaşamaktan bahsediyorum. 

Herkesin tek bir merkezden kontrol edildiği, habersiz tek bir adımın dahi atılmadığı, haberlerin nabza göre şekillendiği bir dünya. Gerçi buna pek yabancı değiliz. George Orwell'in 1984 romanını okuyan varsa ne demek istediğimi anlayacaktır. Büyük Birader is everwhere.

Hali hazırda bu düzen kendini devam ettirmeye çalışmıyor mu? Isınma tatbikatları yapılmaya çalışıldı bile. Moda tek merkezden kontrol ediliyor. Eğer bunu giymezsen bizden biri olamazsın algısı neredeyse her yerde. Tüm mağaza satışları sahip olmak üzerine çalışıyor. Ne kadar satın alırsan o kadar iyi hissedersin mentalitesi ile insanları maddelerin köleleri haline çevirmeye başladılar. Bir maddeye köle olan kolayca kontrol edilebilirdi nasılsa. 

Üst statü yükseldi. Aşağıdakiler onların yerini aldı. Daha aşağıdakiler ise oraların hayallerini kurmakla yetindi. Kısacası insanlık bozuldu. Ruhu olmayan bedenler aramızda dolaşıyor. Tek ortak noktaları var: Hepsi sinirli, hepsi tahammülsüz ve hepsi kibirli. Onları bir yerlerde görürseniz sessizce yanlarından uzaklaşın. Onlar için yapabileceğiniz bir şey yok. 

Size bir video izleteceğim. Banu Avar'ın Dünya Düzeni serisinin ilk bölümünden ve Başkan Erdoğan'ın bir videosundan birer kesit. Ne demek istediğimi anlayacağınızı biliyorum.



Masum olarak gördüğümüz şeyler o kadar da temiz olmayabilir. Bu yalnızca benim teorim. Birbirine oldukça yakın ancak ekranlarda birbirini görse yüzlerine tükürecek olan bu iki görüş, belki de ekran arkasında el ele, göz gözeydiler. 

Artık uzun uzun yazmayacağım. Kısa öz anlatıp çekip gideceğim. Anlamak isteyen tek bir kelimeden yüzlerce sayfalık roman çıkarabilir. Anlamak istemeyene destan okusan ne yazar.

Gördüğünüz ve duyduğunuz her şeye inanmayın. Fanatiklerden olmayın. Farkındalığınızı yüksek tutun. Daha önce hiç göremediğiniz şeylerin iç yüzünü rahatlıkla göreceksiniz. 

Sağ sol hikaye. Onların tek derdi sana şu an gerçekleşmekte olanı unutturmak. 

Sevgiyle kalın.

Bir önceki yazım: Fanatizmin Zombisi: White Power 

Yorumlar

Popüler Yayınlar