Masallar (bugün biriyle tanıştım #2)
Bugün
size bir şey anlatacağım. Bir masal değil.
Külkedisi acı
çektikten sonra o muhteşem prensine kavuşmuyor.
Pamuk Prenses,
avcının merhametinden nasibini alamıyor.
Tüm kahramanlar
kötülerin yenilgisine uğruyor.
Çünkü bahsedeceğim şey, bunlar kadar gerçek.
...
Bir
kadınsınız.
Ve deli gibi aşıksınız.
Onu görünce kalbiniz
çarpıyor, evet senelerdir aradığım insan bu, diyorsunuz. Kaçarak
evleniyorsunuz. O toz pembe hayaller, bir anda moloz yığınlarına
dönüşüyor.
Aşık olduğunuzu sandığınız kişi, tam manasıyla
bir maskenin ardına saklanmış canavara dönüşüyor. Şiddet görüyor,
acı çekiyorsunuz. Öyle ki ikinci çocuğunuzu kaybetmek zorunda
kalıyorsunuz.
Daha sonra son çocuğunuza hamileyken, hayallerinizin
eski prensi zindana düşüyor. Bir ümitle senelerce yolunu
gözlüyorsunuz. Zindandan kurtulduğunda eski prensinizin de geri
döndüğünü düşünüyorsunuz. Ancak büyük bir yanılgı
içerisindesiniz.
Prensiniz sizi terk ediyor. Kendine başka bir
prenses buluyor.
Büyük bir hayal kırıklığı içerisinde
ülkenizi bırakıyorsunuz. Başka bir ülkede bir yaşam savaşı
vermeniz gerekiyor. Çünkü peri masalınız çoktandır toprağın
derinliklerinde, ruhunu kaybetmiş bir vaziyette çürüyor.
Bazen
hayat, daha önce hiç göstermediği yüzünü gösterir insanlara. Onların hayatlarında daha fazla mücadele vardır. Daha
fazla savaş vardır. Onlardan biriyle, alakasız bir yerde tanıştım.
Bana hikayesini anlatmayı kabul etti. Şimdi de bu hikayeyi sizlerle
paylaşmak istiyorum. Şimdi yazacaklarım, tümüyle onun
sözleridir.
Ben
yirmi dört yaşımda evlendim. Yirmi beş yaşımda oğlum oldu. Kocamdan çook şiddet gördüm. Tekme tokat. Sonra yine hamile
kaldım. O tekme tokat yüzünden ikinci çocuğumu erken doğurmak
zorunda kaldım. Bir gün yaşadıktan sonra vefat etti.
Sonra
iki sene geçti. Yine hamile kaldım. Üç aylık hamileyken kocam
cezaevine düştü. Tartışmış dövüşmüş biriyle. Birkaç ay
sonra kızım doğdu. Kocamı dört sene bekledim. Çıktı içeriden.
Değişir zannediyordum, değişmemiş. Boşadı beni. Başka biriyle
evlendi.
Ben
Türkmenim. Bir annem var. O da yetmiş yaşında. Bir tane de ablam
var. O Türkiye’deydi. Benim iki çocuğum da hasta. Oğlumun kalp
hastalığı var. Kızım da sara hastası. Durumumuz da iyi değildi.
Paramız hep ilaca gidiyordu. Annemin ekmek parasıyla yaşıyorduk.
Ablam, Türkiye’ye gel, dedi. Türkiye’ye geldim. Şimdi
çalışıyorum. Kızım ablamla, oğlum da annemle kalıyor. Burada
bir çocuğa bakıyorum. Maaşımı anneme gönderiyorum.
Evliliğimi
severek yaptım. Üniversitede okurken kocam beni kaçırdı. Annem
de üstüme geliyor, sen seçtin, diye. Yine Allah’a şükrediyorum.
Rabbimden gelen imtihan başım gözüm üstüne.
Yorumlar
Yorum Gönder