Muhteşem Gatsby | F. Scott Fitzgerald (Kitap İncelemesi #3)



Künye

Kitap Adı: Muhteşem Gatsby
Yazarı: F. Scott Fitzgerald
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Çevirmen: Fadime Kahya
Baskı/Yıl: 10/2015
Sayfa Sayısı: 176

Muhteşem Gatsby.
Amerikan edebiyatının en iyi romanlarından birini görüyorsunuz şu an karşınızda. 1920'li yılların Caz Çağı olarak adlandırılan zamanlarında geçiyor.

Şimdiki tabiriyle partilemelerin gırla olduğu, çorap değiştirir gibi o sevgiliden bu sevgiliye geçildiği, evli insanların dahi rahatlıkla başka insanlarla görüşmesini anlatan bir çağdan bahsediyorum.
Hikâye, asıl anlatıcımız Nick'in, kuzeni Daisy ve onun eşi Tom'un batı yakasındaki evine gitmesiyle başlıyor. Daha ilk anlarda Gatsby adını duyuyorsunuz. Nitekim Nick, doğu yakasında, tam da Gatsby'nin oturduğu evin hemen yanında oturuyor. 

Olayda tüm karakterler birbiri ile bağlantılı. O yüzden özellikle bazı yerlerin anlatmak zorundayım, aksi halde yazdığım hiçbir şey iyi anlaşılamayabilir. O yüzden eğer kitabı okumadıysanız ileride rahatsız hissedebileceğiniz spoiler olabilir. Bunu göze devam edin.

Muhteşem Gatsby, gerçekten de o dönemin muhteşemi. Her gece evinde partiler veren bu adamın geçmişi hakkında bir sürü dedikodu dolaşmaktadır. Bir yandan Gatsby’nin evinde onun ikram ettiği içkileri içerken, diğer yandan öyle söylemlerde bulunurlar ki önyargıları dahi kendi içlerindeki kirli camları net şekilde göstermektedir. Ancak gerçek bundan oldukça farklıdır.

Gatsby, hiçlikten gelmiştir. İçindeki his doğrultusunda hareket ettiği süre boyunca kendi yolunu bulmuş, güçlenmiş ve adını duyurmuştur. Çünkü sonunda bir kadın vardır elde etmek istediği: Daisy.
Gatsby, Nick'in de yardımıyla Daisy’nin dikkatini çeker. Hatta öyle ki, bir ara Nick, onun evinin yanında ev tutmasının da Gatsby’nın parmağı olup olmadığını düşünür. 

Daisy ile buluştuklarında Gatsby, onun gönlünü çeler. Daisy’i Tom’u hiç sevmediğine, asıl kendisini sevdiğine inandırır.

Bir süre sonra tüm buluşmalarda Gatsby’nın de aralarında olması Tom’u işkillenditir ve en sonunda farkına varır. Öyle bir nutuk çeker ki, duyan da pazar kilisesinin papazı konuşuyor sanır. Zira Tom zaten yıllardır başka bir kadınla Daisy i aldatmaktadır. Alın birini vurun ötekine imzalı bir çalışmadan bahsediyorum.

Yüzleşmenin ardından Gasphy ve Daisy arabaya binip önden giderler. Ve yolda Myrtle’a çarparlar. Myrtle da o sırada eşi Wilson ile kavga ediyordur. Bir anda yola fırlamıştır ve araba onu ezip geçmiştir.

Arkalarından gelen Tom kazayı görmez ancak kalabalığı görür. Nick ile gidip bakarlar ve Tom yıkılır. Çünkü ölen metresidir. Gatsby’nin yaptığını düşünür o sırada sürücü koltuğunda Daisy’nin olduğundan bihaber. 
 

 

'Çünkü her insan öldürür sevdiğini.'

Wilson, elinde silahla Tom’un kapısına dayanır. Tom, arabayı Daisy’nin kullandığından habersiz Gatsby’nin bunu yaptığını söyler Wilson’a. Ve Wilson yapacağını yapar. 

Gatsby’nin cenazesi, gece partilerinde evini doldurup taşıran kalabalıktan ziyade, kimsesiz birinin cenazesini anımsatır. Zira babası, Nick ve ona iş verip bugünlere getiren kişiden başka kimse gelmemiştir cenazesine. 
 
Yaşarken ölmüştü aslında Gatsby. Yalnızca bunun farkında değildi. Öylesine kilitlenmişti ki hedefine, etrafındaki her şeyin yalnızca seraptan ibaret olduğunu fark edememişti. Bu hikayede bir masum arıyorsanız, öyle birini bulamayacaksınız. Ancak şu var ki, ölüler daima haklıdır.

Yorumlar

Popüler Yayınlar