Cehennem | Dan Brown (kitap incelemesi #7)

 

 

Künye

Kitap Adı: Cehennem
Yazarı: Dan Brown
Yayınevi: Altın Kitaplar
Çevirmen: Petek Demir - İpek Demir
Baskı/Yıl: 1/2013
Sayfa Sayısı: 576

Cehennem


Dan Brown'un Cehennemi. 

Uzun zamandır ince klasik okumaktan 600'e yakın sayfalık bu kitap, ilk başta gözümü korkuttu. Ancak okumaya başladığım andan itibaren su gibi aktı diyebilirim. Kendimi bir anda kitabın ortalarında buldum. 

Harlan Coben için Myron Bolitar neyse; Dan Brown için de Robert Langton oydu. Her ikisi de bu karakterlerine derinden bağlılar.  Kitaplarında bunu net bir şekilde görebiliyorsunuz.

Dan Brown bu sefer bol koşuşturmacalı, bazen kovalamacalı ve sık sık ters köşe yapmacalı bir kitap yazmış. Daha öncesinde aynı yazarın aynı karakterinin macerasını içeren Melekler ve Şeytanlar kitabını da okumuştum. Aynı etkiyi bu kitapta da yakaladım. Aslında Robert Langton'ın maceralarının anlatıldığı bir seri dizisi bu. Beş kitaptan oluşuyor ve sırasıyla şöyle:

-Melekler ve Şeytanlar
-Da Vinci Şifresi
-Kayıp Sembol (şimdi farkettim, bunu da okumuşum :) )
-Cehennem
-Başlangıç

Baştan sonra seriyi okumak isterseniz tabi ki okuyun. Ancak direkt olarak Cehennem'den başlamanız size bir şey kaybettirmez. Geçmişe dair çok az şeyden bahsediyor. Olayın akışını bozacak hiçbir şeyle karşılaşmazsınız. 

Kitabın genel konusuna dönersek, insan nüfusunun gelecek yıllarda artması ile birlikte kendini yok edeceğine inanan bir bilim insanıyla başlıyor her şey. Bu bilim insanı, tam manasıyla davası uğruna kendini feda edebilecek kadar tutkulu ve çılgın. Zaten tarihte iz bırakmış neredeyse tüm insanlar, bu iki sıfata da sahip değil miydi? 

Çılgın bilim insanımız, insanın üremesinin bir sınırı olmadığından hareketle tüm dünyaya bir virüs yayma hazırlığı içerisindedir. Ancak bir sorun vardır. Bilim insanımız, artık dünyada değildir. 

Peki, virüs nerede ve nasıl bulunacak? İşte her şey burada başlıyor.  Bir simge bilimci olan Robert Langton da bir şekilde buna dahil oluyor ve kendisini birbirinden farklı olaylar içerisinde buluyor. 

Kitap tümüyle Dante'nin İlahi Komedyası'ndaki Cehennem pasajına odaklı şekilde ilerliyor. Hatta öyle ki pasaj bitiminde kullanılan yıldız kelimesi; hem hikaye içerisindeki karakterimizin yazdığı şiirin sonunda, hem de yazarın kendisi tarafından kitabın son kelimesi olarak kullanılıyor. 

Öyle görünüyor ki yazarımız da bayağı etkilenmiş. Tabi bu konuda çevirmenlerin büyük bir iş başardıklarını söylemek yerinde olacaktır. 

Açıkçası etkilenmemek elde değil. Kitap sizi maceradan maceraya koştururken bir yandan da bol bol bilgi veriyor. Bu tarz kitapları çok seviyorum. Hatta öyle ki bir ara adı geçen onlarca tabloya bakmak adına dakika başı telefonu elime almak zorunda kalıyordum. 

Benim için tek eksik yanı; kitabın ortalarında Dan Brown'un macerayı bırakıp, bir anda kitabı gezi rehberine dönüştürmeye başlamış olmasıydı. Evet verdiği tüm bilgiler için minnettarım ancak bir anda heyecanın kesilip köprünün tarihine girilmesi, dikkat dağıtıcı ve pek dile getirmek istemesem de sıkıcıydı. Kitabın tümü ve Robert Langton hatırına, nazar boncuğumuz olsun bu konu. 

Dante'nin Cehennemi'ni okumayı aklıma not ederken, kitabı şiddetle tavsiye ediyorum. Okuyun, okutturun.

Yorumlar

Popüler Yayınlar